Fotoğrafçılık Terimleri etiketi ile kaleme aldığımız yazımızda bir çok faydalı bilgiye değineceğiz, yazımızdan faydalanarak fotoğraf çekim tekniğinizi pratik yaparak geliştirebilirsiniz.
Eğer profesyonel anlamda fotoğraf çekmek istiyorsanız mutlaka fotoğrafçılık terimleri hakkında bilgi sahibi olmalısınız. Böylece her türlü iklim koşulunda gece ve gündüz formatlarında farklı şekillerde kaliteli fotoğraf çekebilmek için detaylı altyapıya sahip olmuş olacaksınız.
Fotoğraf çekim sırasında fotoğrafı çekilecek olan objeden yansımakta olan ışığın oranını ve yoğunluğunu belirleyen sisteme diyafram denmektedir. Numerik olarak farklı diyafram değerleri bulunmaktadır ki bu şekilde çekilecek olan objenin daha net bir görüntü vermesi sağlanmaktadır. Diyaframda yer alan değerler büyüdükçe diyafram kısılmakta ve en büyük değerde ışık azalmaktadır. Diyafram kısıldığı takdirde fotoğraflarda istenen derinlik çok kolay bir şekilde sağlanabilmektedir. Böylece ön kısımdaki obje daha net olurken arka kısımlar flu bir görünüme kavuşacaktır. Detaylı bilgiye Diyafram nedir yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Özellikle hareketli görüntülerin çekilmesi için devreye girmekte olan enstantane deklanşöre basıldıktan sonra perdenin açılıp ışığın sensora düşmesi ile başlayıp deklanşörden parmağın çekilmesine kadar olan ki zaman aralığıdır. Özellikle hareketli olan fotoğrafların yakalanmasında enstantane süresi son derece önemlidir. Uzun pozlama için çok önemli olan enstantane ışığın az olduğu karanlık ortamlarda çok iyi sonuç verirken aydınlık ortamlarda beyaz patlaması oluşturacağı için tavsiye edilmemektedir. Detaylı bilgiye enstantane nedir yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Özellikle ışığın yetersiz olduğu durumlarda diyafram ve enstantane ayarlarının yapılarak karanlık ve yetersiz bölgelerdeki ışığın artırılmasını düzenleyen sistem bütününe İSO denmektedir. Akıllı telefon ve dijital makinelerde farklı İSO değerleri bulunarak pratik bir şekilde istediğiniz ışığı yakalayıp istediğiniz netlikte fotoğraf çekebilirsiniz. Özellikle karanlık ve loş ortamlarda fotoğraf çekimi yapılacaksa İSO değerlerinin büyük önemi olmaktadır. Böylece yetersiz ışık altında dahi iyi sonuçlar almak mümkün olmaktadır. Detaylı bilgiye ISO Nedir yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Dijital fotoğraf makineleri veya akıllı telefon kameralarında fotoğraf çekiminden önceki objenin gerçek renk ve görüntü değerlerinde fotoğrafa yansıyabilmesi için yapılması gereken bir takım ayarlar bulunmaktadır. White Balance beyaz dengesi dediğimiz ayarlar sayesinde fotoğraflarımızdaki objeler renk ve görünüm açısından gerçeğine çok daha yakın olacaktır. Dijital fotoğraf makineleri beyaz dengesini otomatik olarak ayarlamaktadır. Makine içindeki sistem fotoğrafta beyaz olması gereken yerleri belirleyerek kaliteli ve doğru renk donanımında çekim yapılmasını sağlar. Bilindiği gibi beyaz ışık mavi ve kırmızı arasında bulunurken 5500 kelvin değerinde yer almaktadır. Bu sebeple fotoğraf çekilirken hangi aydınlık değerlerinde fotoğraf çekimi yapılacağı iyi tespit edilmelidir. Detaylı bilgiye Beyaz dengesi nedir yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Hareketli olan nesnelerin fotoğrafı çekilirken arka planın hareketlendirilip hareketli olan nesnenin durağan bir şekilde fotoğraf karesine düşürülmesine Pan tekniği denmektedir. Tekniğin sorunsuz bir şekilde çalışabilmesi için kameranın da hareket eden nesneyle aynı hızda hareket ettirilmesi gerekmektedir. Fakat bu zannedildiği kadar kolay bir mesele değildir ki alışkanlık gerektirmektedir. Ancak iyi sonuç almak için makinenin deklanşöre basım anında titremesinin önüne geçmek adına tripod kullanmak çok daha iyi olacaktır. Ayrıca iyi sonuç almak için düşük perde hızı seçilmelidir. İlk başta 1/8 veya 1/60 denenmelidir ve zaman için de makineye uygun olan ayarlar yakalanmalıdır. Ayrıca çekim sırasında otomatik netleme de sizi oldukça rahatlatacaktır. Detaylı bilgiye Pan Tekniği Nedir yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Özellikle gece modunda şehrin ışıklarını şimşek gibi aydınlık unsurları çekmek için kullanılmakta olan Bulb modu 30 saniyelik uzun pozlamanın yapılabilmesini sağlamaktadır. Bulp tekniğinin başarılı olması için deklanşöre basılıp perdenin açılıp tekrar deklanşöre basıldığı ana kadarki zaman aralığı çok önemlidir. Hiçbir şekilde titreme olmaması gerektiği için mutlaka tripod ve kumandalı çekim tekniği kullanılmalıdır. Bulp tekniğinin başarısı enstantane hızına bağlıdır ve çok iyi ayarlanması gerekmektedir. Detaylı bilgiye bulb modu nedir yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Arka planı flulaştırarak ön planda bulunan objenin daha net bir şekilde görüntülenmesi için bokeh fotoğraf dediğimiz teknik kullanılır. Bu şekilde arka plan detaylarında çekilen objenin kaybolmasının da önüne geçilmiş olur. Bu çekim tekniğinde dairesel ışık yansıması çok önemlidir. Bunun sağlanabilmesi için de lens ve diyafram açıklığı değerleri çok iyi ayarlanmalıdır. Ayrıca obje ile arka plan arasındaki ışık durumu da belirleyici unsurdur. Detaylı bilgiye bokeh nedir yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Akıllı telefonlarla bile gerçekleştirilebilecek olan Steel Wool çekim tekniği ardışık olarak birbirini takip eden yatay ve dikey dairelerden oluşmaktadır. İlk bakışta oldukça zor gibi gelen teknik aslında bulaşık teli ile hazırlanmakta olan enteresan bir fotoğraf çekim formatıdır. Güzel bir arka plan eşliğinde uzun pozlamalı formatta fotoğraf çekimi gerçekleştirileceği için uzaktan kumanda ve tripod kullanmak gerekmektedir. bulaşık teli mikser içinde iken yakılır ve dönerken uzun pozlama süresi belirlenerek fotoğraf çekimi yapılır. Detaylı bilgiye steel wool fotoğraf çekim tekniği yazımızdan ulaşabilirsiniz.
]]>Pozlama süresinin uzun kalmasını sağlayan ve daha rahat kontrol edilebilen dijital fotoğraf makinelerinin ortaya çıkması ile birlikte ışıkla boyama benzeri pek çok yeni teknikle çekilen fotoğraf ortaya çıktı. Bunların arasında son zamanlarda popülerleşmeye başlayan kıvılcımlı fotoğraf olarak da bilinen steel wool çekim tekniği en çok merak edilen fotoğraf tekniklerinden biri oluyor. Uygulanan tekniğin sonunda elde edilen görüntülere bakıldığında çekiminin oldukça karmaşık olduğu düşünülebilecek olan bu çekim tekniğinde çok basit günlük malzemelerin kullanılmasıyla istenilen görüntüler alınabilir. Steel Wool çekim tekniği ile fotoğraflarda kıvılcım şeklinde birbirini takip eden dikey, yatay ve dairesel çizgiler oluşturmak mümkün olabiliyor.
Sonucunda ortaya çıkan ürünlere bakıldığında oldukça zor bir çekim tekniğine sahip olacağı düşünülen steel wool çekim tekniği için bazı bulunması kolay günlük malzemelerin kullanılması yeterli olmaktadır. Bu fotoğrafları elde etmek için gerekli olan en temel eşya bulaşık telidir. Tel ne kadar ince olursa görüntünün de o kadar kusursuz çıkması sağlanabilir. Bunun yanında paslanmaz özellikte bir mutfak çırpıcısı yeterli olmaktadır. Çekim sırasında yanmalara sebep olabilecek bazı ihtimaller söz konusu olduğu için buna yönelik tedbirlerin alınması da gerekmektedir. Çekim için mümkün olduğu kadar arka planı güçlü bir yer seçilmeli ve geniş açılı lensle bu alanın görüntüye yayılması sağlanmalıdır. Rüzgarın mümkün olduğu kadar az olduğu ortamda çekilmesi gereken bu fotoğraflarda uzun pozlamalar söz konusu olduğu için varsa uzaktan kumanda ve tripod kullanımı takip edilmelidir.
Kameranın tripoda yerleştirilmesinden sonra kamerada manuel pozlama ayarı seçilerek kişilerin oluşturmak istediği görüntüye bağlı olarak 15 saniye perde hızına yakın değerlerde bir değeri seçmesi gerekmektedir. Burada temel nokta gün ışığının ne kadar karanlık olduğuna göre bir pozlama süresi seçmek olmaktadır. Bulaşık telini çırpıcı içine sabitledikten sonra bir çakmak teli ile yakmak gerekmektedir. Bunun ardından steel wool çekim tekniği için istenilen görüntü neyse o görüntüye uygun şekilde kadraja dahil olan alanlarda çırpıcıyı hareket ettirmek gerekir. Özellikle dairesel görüntülerle birlikte çok daha etkili görseller alınabilmektedir.
]]>Tüm fotoğrafçıların ve Fotoğraf sanatı ile ilgili kişilerin bildiği adı ile White Balance, yani Beyaz Dengesi, birçok DSLR kullanıcısı tarafından ayarlarında her hangi bir değişime gitmeksizin bu dengeyi çekim sırasındaki fotoğraf işleme aşamasına bıraktığı bir ayardır. Bu ihmale karşı, söz konusu dengenin yakalanmasının sonrasında, fotoğraflar üzerinde oldukça büyük olumlu yönde değişimler görülebilmektedir. Genellikle yarı otomatik ve tam otomatik dijital fotoğraf makinesi kullanıcıları, dengenin kurulmasını makinenin kendi yeteneğine bıraksalar da, manuel ayarlarla çekilen fotoğraflar doğru renkleri tam olarak yansıtmaktadır. Daha basit bir ifade ile otomatik fotoğraf makinelerinin işletim sistemi içerisinde var olan White Balance özelliği sayesinde, fotoğraf çektiğiniz anda, resimdeki renkler, fotoğraf çekilmeden önce vizörden görünenle farklı olmaması için fotoğrafta olası renk sapmalarını düzeltmek mümkün hale gelir.
Renkleri doğal görünümüne kavuşturmak için, fotoğrafçının makineye referans olarak verdiği ipucu değerinin Beyaz olması sebebiyle tüm kontrol sistemi de beyaz üzerinden kontrol yapar. Bu sistem; makine tarafından bir fotoğrafın hangi bölümlerinin beyaz olduğunu makineye iletilmesi ile çalışmaya başlar. Bu noktada, makine elde etmiş olduğu veriler ışığında hata payı en aza inmiş olur. Söz konusu makineler resim üzerinden beyaza ulaşır. Böylece makineler de beyazdan yola çıkarak diğer renklerin düzenlemesini yapar. Fotoğrafların kaynağı ışıktır, ışık ne kadar sıcak olursa resimler de o oranda canlı olacaktır. Bu sıcaklık geçişleri ne kadar doğal olursa fotoğrafımız da o kadar başarılı olarak görülecektir.
Beyaz Işığı anlatmadan önce, renk sıcaklığı ile anlatılmak istenilenleri açıklamak daha doğru olacaktır. Renk sıcaklığı olarak ifade edilen ışık fotoğraf makinelerinde Kelvin cinsinden ölçümlenir. Kelvin değerleri ise 2800 ve 10 bin Kelvin arasında değişimler gösterir. Bu değerin 10 bine yaklaşması kırmızı ağırlıklı bir renge, 2700 seviyelerine indikçe ise maviye döneceği anlaşılmaktadır. Beyaz bu değerler arasında tam ortada yer alarak 5500 kelvin olarak kabul edilmektedir. Beyaz dengesini değiştirirken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Bu noktalar arasında mekanların aydınlatılma koşullarıdır. Işık kaynağının gün ışığı, Floresan, Ampul ya da başka bir aydınlatma elemanı olabilir. Bu durumda fotoğraf makinesinin ayarları aydınlatma koşullarına göre düzeltilmelidir.
]]>ISO dijital fotoğraf makinelerinde bulunan ışığa duyarlı sensörlerin duyarlılık derecesini ifade eden bir değer olarak tanımlanabilir. Aslen, Uluslararası Standartlık Örgütü’nün baş harfleri kullanılarak elde edilen kısaltma olmasına rağmen, fotoğraf sanatında başlı başına önemli bir unsurun simgesi olmuştur. Geçmişte adlarını sıkça duyduğumuz ASA ve DIN değerleri de günümüzün hızla gelinen teknolojisi sonucunda yerini ISO’ya bırakmış durumdadır. Bu değişimin ana nedeni ise, daha önceki yıllarda makara filmlerle yakalanmaya çalışılan ışık artık sensörlerin ısınması ile ortam ışığının ayrılması esasına dayanarak makineler üzerinde yakalanmaktadır.
ISO, fotoğraf çekmek istediğimiz noktalarda ışığın yetersiz olması durumunda, diyafram ayarı ve enstantane ayarı yapılarak karanlık ve yetersiz ışık altında yer alan objelerin son derece sağlıklı ve yeterli aydınlık düzeyinde resimlenmesine destek olur. Eskiden fotoğraf makinesi kullananlar ya da halen makara film kullananlar her bir ISO değeri için farklı film makaraları taşımamızın gerektiğine hatırlayacaklardır. Bu oldukça zahmetli işlem şimdinin teknolojisi ile dijital fotoğraf makineleri bu zahmetli işi sadece ayar düğmesini çevirerek ve birkaç saniyede bu değeri makine üzerinden ayarlamamıza olanak sağlamaktadır.
Bu etkinin derecelerini bizzat deneyerek görebilirsiniz. Enstantane hızı ve diyafram aralığını ayarladıktan sonra aynı objeyi, aynı uzaklıktan ve aynı ışık alanında farklı ayarlarla çekerek, en ideal konuma gelmek tecrübe kazanmak açısından da son derece önemli bir adım olacaktır. Özellikle seri halde yapılacak fotoğraf çekiminde görüleceği gibi, yükselen değerde sensörlere gönderilen voltaj arttığı için, sensörler ısınmaya başlayacak ve fotoğraflarda noise denilen bozulmalar ortaya çıkmaya başlayacaktır. Konu hakkında çıka bir formül vermek gerekirse; yüksek değer kullanma ihtiyacı, genellikle yüksek enstantanenin gerekli olduğu durumlarda ortaya çıkmaktadır. Bir başka örnek vermek gerekirse, karanlık bir bölgede kalan küçük bir çocuğu resimlemek için flaş kullanmak yerine, makineyi “S” konumuna alarak poz dengesini olabildiği kadar yükseltmek gerekecektir. Karanlık bir yerde, örneğin şehrin ışıklarından uzak bir yerleşim alanında, fotoğraf çekmek istendiğinde bu kez düşük ISO ve düşün enstantane değerleri kullanmak gerekecektir. Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi, bu değerde fotoğraf çekmek için makine hakimiyetinin yanı sıra, fonksiyonların işlevlerini de tam olarak bilmek gerekmektedir.
]]>Diyafram fotoğraf çekimi yapılırken fotoğrafı çekilecek objeden yansıyan ışığın hangi oranda ve ne yoğunlukta ayna üzerine düşeceğini belirleyen sisteme verilen addır. Dolayısı ile fotoğrafçılıkta fotoğrafın ana unsurlarından biri olarak dikkat çekmektedir. Fotoğraf makinelerinin ayar düğmeleri üzerinde “F” harfi ile gösterilir. Diyafram ayarı yoğunluğu ve net alan derinliğini gösterir ve 1.4, 2, 2.8, 4, 5.6, 8, 11, 16, 22, 32, 64 şeklinde en ufaktan başlayarak gittikçe büyüyen oranda derecelendirilir. Burada bilinmesi gereken en önemli konu, diyaframın değeri büyüdükçe diyaframın kısılmasıdır. Dolayısıyla en büyük değerde merceğe düşen ılık en az olmaktadır.
Diyaframın alan değeri, başka bir ifade ile fotoğrafta netleme yapılan noktanın önünde ve arkasında net alanın artırılmasına olanak sağlar. Diyafram kısıldıkça alan derinliği artacak dolayısıyla bir sıra halinde dizili olan objeler içerisinde en arka kısımdakiler daha zor görülür hale gelecektir. Bu aynı zamanda fotoğrafa güçlü bir etki vermek için profesyonellerin sıkça kullandığı bir yöntemdir. Diyaframının değerinin düşürüldüğü noktalarda, perdeden geçen ışık miktarı artacağı için dolayısıyla netlik de artacaktır. Bu yöntemi tercih eden fotoğraf sanatçıları, tek karede farklı konulara vurgu yapmanın daha kolay olduğunu söylerler.
Diyaframı çekilecek objeye göre ayarlamanın öneminden bahsetmiştir. Burada yeri gelmişken hangi obje için hangi değerin kullanılması gerektiğini belirtelim.
Enstantane, fotoğrafçılıkta pozlandırma süresi olarak bilinen süredir. Daha detaylı olarak anlatarak konu hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlere destek olmak için bu tanımı biraz daha açmak gerekirse; Fotoğraf makinesinde deklanşöre basıldığı andan itibaren perdenin açılması ve ışığın sensora düşüşü başlar. bu sürenin uzunluğu ve kısalığı özellikle hareketli objelerin net ve hareketsizmiş gibi fotoğraflanmasını sağlar. Uzun pozlamada ise, sensora düşen ışığın süresi uzayacağı için hareketin de iz olarak görüntülenmesi sağlanmış olur. Burada deklanşöre anlık basıldığında net daha sonra sırasıyla daha az fulü ve en son olarak tamamen harekeyi yansıtan ancak hareket eden cismin görünmesini engelleyebilecek resimler elde edilebilir.
Enstantane süreleri, yani perdenin açık kalma aralığı, saniyelerle ifade edilen bir süreyi temsil eder. Dünya genelinde belli bir standardizasyona bağlanmış olan bu değerler 30 saniye ile başlar. Profesyonel cihazlarda bu süre 1/8000 değerine kadar çıkmaktadır. Bu değerlerin değişkenliği esasen makinenin kalitesi ve özelliklerine göre olabilir. Perde açıklığı süresi 1 saniyenin altında olan değerler ½, ¼ ile başlar ve yukarı doğru devam eder. Bunun yanı sıra 1 saniye üzeri değerler ise; 2, 4, 8, 15, 30 olarak sıralanırlar. Bu değerlere uygun olarak fotoğraf çekimi yapıldığında sonuç oldukça tatminkar olacaktır. Burada önemli olan, makinenin kullanım alışkanlığının kazanılmış olmasıdır. Karanlık ortamlarda uzun pozlama yapıldığında sonuç tatminkar olurken çok aydınlık ortamlarda yapılan çekimlerde uzun pozlama sonucunda fotoğraf bembeyaza yakın ve istenilen sonucun çok dışında sonuç verir.
Doğru enstantane ayarı ile gece ya da gündüz saatlerinde son derece başarılı fotoğraflar elde edilebilmektedir. Bir gün batımının büyüleyici etkisinin yanında, kumsalda parlak güneş altında kumdan kaleler yapan bir çocuğun canlılığı doğru pozlama ile sağlanabilir. Burada önemli olan ışık ve çekim süresinin doğru ayarlanmasıdır ve bu konu kendi başına deneme yanılma tolu ile uzun zamanda öğrenilebilecek, hatta yine de eksik noktalar kalabilecek bir husustur. Bu nedenle pozlamayı doğru uygulayabilmek için bir profesyonelin desteği alınmasında ya da bir fotoğrafçılık kursuna gidilmesinde fayda vardır.
]]>Hareket halindeki bir nesneyi resimlerken, hareket eden nesnenin durağan, arka planda hareket etmeyen tüm öğelerin de hareketli olarak resimlenmesi tekniğine pan tekniği denilmektedir. Bu tekniği doğru bir şekilde uygulayabilmek için kameranın hareket eden obje ile aynı hızda hareket ettirilmesi gerekir. Bu sayede kameranın hareketi çekime direkt olarak yansır ve arka plan hızın şiddetine göre flulaşır, renkler bir birine girer. Elbette bu tekniğin tüm sırrı sadece bu kadarla sınırlı değildir. Bu tekniği gerçek anlamda başarı ile uygulayabilmek için öncelikle hızlı gelen objeye odaklanarak bedeninizi objenin hızında çevirip, obje kameranın tam karşısına geldiği anda denklanşöre basmak gerekir. Zamanla kazanılacak bir koordinasyon becerisidir.
Öncelikle bir resim çekerken ortaya çıkan bulanık yani kötü görüntünün ana nedenini kamerada değil, fotoğrafçının makineyi yanlış kullanımında aramak gerekir. Pan tekniği uygulanırken de görüntüdeki bulanıklık, fotoğrafçının resimlemek istediği hedef obje ile birlikte bedenini hareket ettirirken istem dışı olarak elini aşağı ya da yukarı kaldırıp indirmesi ya da denklanşöre basma anında elini titretmesinden oluşmaktadır. Bu hatayı ortadan kaldırmak için, tripod kullanmak gerekmektedir. Özellikle Motosiklet, bisiklet yarışlarında ve doğal koşullarda gerçekleştirilen moto kros yarışlarında tripod kullanmak her zaman mümkün olmayabilir. Bu nedenle uygulamayı başarı ile gerçekleştirmek zaman ve bol tekrar ile mümkün olabilir.
Pan tekniği uygulamasında başarılı olmak için, ilk olarak düşük perde hızı seçilir. Bu ayarlama için Fotoğraf makinelerinin ayar bölümünde yer alan “Tv” konumu kullanılır. Deneme yanılma yolu ile en ideal çekimi kendiniz bulacaksınız. Ancak ilk başlangıç için 1/8 veya 1/60 ideale yakın sonuçlar verecektir. Bunun yanı sıra arka planı sade alanların seçilmesi başarı şansını artıracaktır. Elbette çekim sırasında rahat edebileceğiniz bir noktada bulunmalısınız. Nesnenin tam kameranızın önüne geldiği anda yapacağınız çekim için netleme konusunda kendinize güvenemiyor ya da gelişi ile çekim yaptığınız nokta arasında merte olarak farklılık olduğuna inanıyorsanız bu durumda makinenin otomatik netleme avantajını kullanabilirsiniz. Tüm ayarlamalarınızı yaptıktan sonra çekime başladığınız anda basmış olduğunuz deklanşörü çekim sonuna kadar bırakmayın. Böylece perdenin açık olduğu süre içerisinde arka plan hareketi çekiminize yansıyacaktır.
]]>Fotoğraf makinelerinin ayar tuşları arasında ve fotoğraf çeken kişinin hemen parmaklarının altında yer alan “B” işareti ile gösterilen bulb modu, fotoğraf makinelerinin standart çekim özellikleri arasında yer alan 30 saniye süreli uzun pozlamanın dışına çıkılması gereken durumlarda tercih edilen bir çekim modudur. Bu modla şehir dışında, şehrin ışıkları ya da aydınlatma lambaları gibi yüksek ışık yayan kaynaklardan uzak alanlarda gece fotoğrafları, havai fişek, yıldız ya da ay hareketlerinin çekimlerini yapmak mümkündür. Aynı mod ile ND filitre kullanarak çekim yapabileceğiniz gibi daha ileri boyutta ışık boyama dahi yapabilmek mümkün olmaktadır.
Bulb modu, fotoğraf çekme işleminin yapılması için deklanşöre basıldığı anda perdenin açılması ile başlayıp deklanşöre yeniden basılarak perdenin kapatılması ile geçen süre boyunca çekim yapışmasına olanak sağlayan bir özelliktir. Bu değerde net fotoğraf çekebilmek için fotoğraf makinesinin hiç kıpırdamaması gerekir. Bu nedenle bulb seçeneği ile fotoğraf çekmek isteyen profesyonel fotoğrafçılar tripod ve uzaktan kumanda ya da kablolu çekim aparatı kullanırlar. Her iki aparatın kullanılması sırasında da biri başlangıç ve diğeri çekimi bitirmek için toplam 2 kez butona basılması gerekir. Uzun süre basılı tutmak gerekmez.
Bulb modu, bir “uzun pozlama” ayarı olarak tanımlanabilir. Bu nedenle, çekim sırasında değerlerinizi uzun pozlamaya göre ayarlamanız gerekir. Uzun pozlamada işin sırrı ise enstantane hızıdır. Enstantane hız değerlerini 30 saniye ile 1/8000 aralığında kabul edecek olursak çekim sınırı da 1/15 değerlerinde olacaktır. Bu veri tripod kullanmaksızın yapılabilecek bir çekime karşılık gelmektedir. Bu değerin üzerinde uzun pozlama yapılacaksa bu defa devreye bulb modunda çekimler girer. Süreler de bu modun kullanılması ile çok daha uzar. Makinenin özelliklerine ve gücüne bağlı olarak 45-60 dakikalar aralığında uzun pozlamalar mümkün olmakla beraber, bu ölçüde uzun çekimler sırasında sensorun yanma riskinin az da olsa bulunduğunu hatırlatmak gerekir. Bu modda yapılan çekimlerde diyafram, enstantane hızı ve ISO değerlerini birbirinden bağımsız olarak kullanmak mümkün olduğu için fotoğrafçı seçimlerinde tamamen özgürdür. Bu özgürlük aynı noktadan, aynı zaman dilimleri içerisinde yapılan çekimlerde dahi oldukça farklı sonuçlar alınmasına olanak sağladığı için bir açıdan da bu modu kullanımdaki ustalığı ortaya çıkartır.
]]>Bokeh ya da bir başka ifade ile “Boke” fotoğraf sanatının en yaygın konularından biridir. Bokeh fotoğraf çekimi tekniğini kullanarak arka plan detaylarının daha flu görünmesi sağlanır ki bu noktada çekim yaptığınız ana objenin tüm detayları ile öne çıkmasını sağlamış olursunuz. Örneğin bu yöntemle yapılacak düğün fotoğraf çekimlerinde gelin ve damadın haricinde kalan tüm detayları “blur” hale getirerek ana objeyi ön plana çıkartabilir, bu sayede arka plan detayları arasında fotoğrafın ana unsurunun kaybolmasını engellemiş olursunuz. Konuya bu açıdan baktığımızda, Bokeh nedir? sorusuna vereceğimiz en kısa ve doyurucu yanıt; “arka plandaki objelerin tamamen kaybolması ya da daha az seçilir olması için kamera lensi tarafından sağlanan imajın bulanık tarafının resimlenmesidir.” Şeklinde olabilir.
Fotoğrafçılıkta ana fikir anın ölümsüzleştirilmesi olsa da fotoğraf sanatında bazı durumlarda “normalin dışında” arka plan derinliği yaratma fikri ağırlık kazanır. Bu durumda arka planın ana nesneden çok daha uzakta ve iki unsur birbirinden bağımsız gibi gösterilmesi gerekir ki bu noktada devreye bokeh fotoğraf tekniği girer. Bu sayede, arka plan flulaştırılır. Elbette bunun bir başka uygulaması da tamamen tersini yapmak, yani ön plandaki nesnenin flu, arka plan değerlerinin netleştirilmesi de mümkün olmaktadır. Bu özellikle yapılacak seçimlerde ana obje daha anlaşılır derecelerde flulaştırılmalıdır. Aksi halde bir çekim hatası olarak resmin tam ortasında flu ve anlaşılmayan bir nesnenin görüntüsü oluşur.
İyi bir bokeh oluşturmak için, öncelikle fotoğrafta yansıma yapan dairesel ışık yansımalarının yumuşaklık hissinin son derece doyurucu olması, başka bir ifade ile gözü çok baymaması gerekir. Hatta bazı fotoğraf ustaları bokeh’in dairesel ışık yansımasının kalitesi oranında etkili olduğunu iddia ederler. Bu noktada temel kaide olarak iyi bir bokeh elde etmenin sırrı; lensin diyafram açıklığı, yani ne kadar ışık aldığı, lens ve diyafram oranları çekilen ana obje ve arka plandaki ışık zenginliğinde yatmaktadır. İti sonuca ulaşmak için bıkmadan, usanmadan denemeler yaparak hem el ve göz koordinasyonunuzu yükseltmeli hem de en uygun yaklaşım açısını ve fokus noktasını bulmalısınız.
]]>